Mete Gazoz 2020 Tokyo Olimpiyatları’da ülkemize ilk altın madalyayı getiren oku attığında hepimiz ekran başındaydık. Bir yıl sonra 6. Mustafa V. Koç Spor Ödülü’nü Kadın Milli Voleybol Takımı’mızla paylaştığında da hepimiz online ödül töreninde, yine ekran başındaydık.
Mete Gazoz sadece müthiş spor kariyeriyle değil, kişiliğiyle de hepimizin gönlünde taht kuran bir sporcu. Türkiye’de futbol dışında bir branşta, bu kadar sevilen bir sporcu uzun süredir çıkmamıştı. Mete’yi yakından tanıdığınızda bunun sebebini anlamak pek de zor olmuyor.
Mete okçuluğu “doğruluğun, dürüstlüğün ve adaletin” sporu olarak görüyor. “Ok dosdoğru gider, ok yalan söylemez,” diyor. Daha küçük yaşta katıldığı bir yarışmada rakibinin okunun sayılmamasına itiraz edip onun birinci olmasını sağlıyor. Kendisi de tası tarağı toplayıp evin yolunu tutuyor. Özcesi, Mete o zaman farkında bile değil ama olimpik değerlerin sözcülüğünü yapıyor.
Daha çocukken, geceyarıları sessizce yatağından çıkıp, eski bir okçu olan babası Metin Gazoz’un “evin salonunda” yaptığı ok antrenmanlarına katılıyor. Sonra babasının onun için yaptığı ok ve yayla çalışmaya başlıyor. 2013’te Gençlik Olimpiyatları’nda yaptığı bir atışla tüm spotların üzerine çevrilmesini sağlıyor. İşte o an okçu olmayı ve o mutluluğu tekrar tekrar yaşamayı aklına koyuyor.
Onun hikâyesi de pek çok büyük sporcununki gibi zorluklarla, gelgitlerle dolu. Üstüne bir de konuşma zorluğu çekiyor. 2016 Rio Olimpiyat’ları öncesi yaşadığı performans sorunları nedeniyle oku tamamen bırakma noktasına kadar geliyor. Ailesinin ve antrenörünün desteğiyle o badireyi atlatıp yoluna devam ediyor. Sonrası, arka arkaya gelen dünya şampiyonlukları ve Tokyo’da kazanılan olimpiyat altın madalyası. Mete şimdi de, Mustafa V. Koç Spor Ödülü’nün, Kadın Milli Voleybol Takımı’mızla birlikte eşkazananı.
Mete’nin bir sporcu olarak duruşu kazandığı madalyalardan fazlasını ifade ediyor. Antrenörlerinden Sermet Çınar’ın onun için bulduğu kutlama jesti Mete’nin ellerinde bir fenomene dönüşüyor. Tüm Türkiye’nin hatta tüm dünyadan okçulukseverlerin “zafer işareti” haline geliyor. Çünkü o sadece Olimpiyat madalyalı bir sporcu değil; dostluğa, saygıya ve mükemmeliyete, başka bir ifadeyle, olimpik değerlere inanan milyonların yüzü.