Setur Marinaları’nın 1978 yılında Çeşme’de başlayan hikâyesi bugün 10 marinayla, Akdeniz çanağındaki sayılı zincir markalarından biri olarak devam ediyor. Markanın felsefesini ve vaadini anlatan filmimiz ise “keşfetmenin büyüsüne ve deneyimin kişiselliğine” odaklanıyor.
Eğer Türkiye’nin en büyük zincir marinasına bir imaj filmi çekecekseniz her şeyden önce uzun bir yolculuğu göze almanız gerekir. İstanbul’daki Kalamış & Fenerbahçe marinada başlayan, Yalova ve Ayvalık üzerinden geçip Çeşme yoluyla Güney’e inen bu rotaya bir de Midilli parantezi açmalısınız. Sonra Akdeniz’e yönelip, Kuşadası, Marmaris ve Kaş’da mola vermeli, Finike üzerinden Antalya’ya geçip yolculuğa noktayı koymalısınız. Zaten biz de öyle yaptık ve 24 gün süren çekimlerin sonunda bir o kadar zamanı da stüdyoda geçirip markanın ilk imaj filmini tamamladık.
Elbette, İngilizce olarak hazırladığımız film için önce yoğun bir strateji çalışması yaptık. Markanın uzun zamandır benimsediği “Yeni ufuklara yelken aç” temasını yan temalarla derinleştirmenin, zenginleştirmenin yolunu aradık. Bu bakış açısıyla maceranın tadını, deneyimin gücünü ve hepsinden çok da, keşfetmenin büyüsünü senaryonun merkezine koyduk.
Filmin en önemli özelliklerinden birisi, 10 farklı marinada yaptığımız çekimleri tek bir marinadaymışız izlenimi verecek şekilde bir araya getirmekti. Bunun için çekim noktalarına göre, kamera açılarını ve hareketlerini önceden planladık. Elimizdeki görüntüler, Özgür Buldum’un kusursuz notalarıyla buluştuğunda hedefimize ulaşmıştık.
Setur Marinaları’nın imaj filmi bizim için profesyonel bir proje olmaktan öte, benzersiz bir maceraya ve iz bırakan kişisel bir deneyime dönüştü. İnanıyoruz ki, siz de filmi izlerken bu deneyimin parçası olacaksınız. Zaten daha en baştan amaç bu değil miydi?