Modern pentatlonda ülkemizi olimpiyatlarda temsil eden ilk sporcu olan İlke Özyüksel Mustafa V. Koç Spor Ödülü’nün üçüncü sahibi oldu. İlke’nin zorluklarla dolu hikâyesi hem azmin zaferi hem de olimpik değerlere bağlılığın muhteşem bir örneği.
İlke’nin hikâyesi Ankara’da, Altındağ’da başlıyor. Yüzmeye olan merakına rağmen bir tesadüf sonucu pentatlon seçmelerine katılıyor ve sıra dışı koşu becerisiyle hemen dikkatleri üzerine çekiyor. Çok geçmeden milli takıma seçiliyor ve 9 yaşındayken yıldızlarda dünya şampiyonu oluyor. Ondan sonra madalyaların ardı arkası kesilmiyor.
İlke bu az bilinen spor dalında ilerlerken pek çok zorlukla tek başına mücadele etmek durumunda kalıyor. Pentatlonu bırakıp atlet olması için baskı görüyor. Öyle ki Gençlik Olimpiyatları’na iki ay kala antrenörü onu bırakıyor, olimpiyata tek başına hazırlanıyor. Yine de orada 5. olmayı başarıyor. Bir yandan da, çocukken yakalandığı hemanjiom hastalığıyla mücadele ediyor. Kariyeri iyileşirken, arka arkaya girdiği ameliyatların sonunda yüzündeki yaralar da iyileşmeye başlıyor.
Onun spor kariyerindeki asıl kırılma anı, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteğiyle Macaristan’da katıldığı kamplar. Orada ilk kez gerçekten antrene ediliyor, ilk kez pentatlonun sisitemini öğrenme imkanı buluyor. Böylece modern pentatlonun ülkemizdeki en önemli sporcusu haline geliyor. Sonunda, büyük bir mücadelenin ardından, hemen herkesin olanaksız gördüğü bir başarıya imza atıyor: 2016 Rio Olimpiyat seçmelerini geçerek ülkemizi modern pentatlonda olimpiyatlarda temsil eden ilk sporcu oluyor.
Belki de maruz kaldığı haksızlıklar yüzünden İlke kendini hep “iyilik yapan birisi” olarak hayal ediyor. Belki de bunun bir sebebi, dostluk, saygı ve mükemmeliyet gibi olimpik değerleri her zaman hayatının merkezine koyması… Merhum Mustafa Koç’la ortak yanları!
İlke’yle guru duyuyor, ona 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda başarılar diliyoruz. Biliyoruz ki, orada ne derece yaparsa yapsın, asla vazgeçmeyecek, herkesin önünden gitmeye ve ilklere imza atmaya devam edecek.
